ISBN 978-605-81727-0-8

Spondiloartrit/Ankilozan Spondilitin Etiyolojisi ve Patogenezi

Yayın Tarihi : 19 Şubat, 2019

Taciser Kaya 1

1İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği, İzmir


Özet Tam Metin PDF

Özet:

Spondiloartrit/Ankilozan spondilit, %90’dan fazla oranda genetik olarak belirlenen gelişim riskiyle büyük ölçüde kalıtsal olduğu bilinen bir spondiloartrit öncül tipidir. Ankilozan spondilit gelişimine “major histocompatibility complex” bölgesinin genetik katkısı %50’dir. HLA-B27’nin HLA B*27:01’den HLA B*27:106’ya dek 132 allel tarafından kodlanan bilinen 105 alt tipi vardır. Ankilozan spondilit ile birliktelik gösteren alt tiplerin en sık rastlananı HLA-B*27:05, HLA-B*27:04 ve HLA-B*27:02’dir. B27’nin farklı allellerinin varlığı, antijen sunan hücrelerin sunum düzeylerinin farklı olması gibi nedenlerle B27 (+) bireylerin çok az bir kısmında (<%5) ankilozan spondilit gelişmektedir. HLA-B27’nin ankilozan spondilit gelişimindeki rolü; moleküler benzerlik teorisi, artritojenik peptit teorisi, HLA-B27’nin uygunsuz kıvrımlanması teorisi, HLA-B27’nin otoantijenik olarak tanınması, dimerize HLA-B27’nin CD4+ T-hücrelerine antijen sunması ve uzamış hücre içi bakteri varlığı gibi mekanizmalarla açıklanmaktadır. Klebsiella pneumoniae, moleküler benzerlik mekanizmasını çalıştırarak ankilozan spondilit patogenezinde yer alan bir enfeksiyöz ajandır. Klebsiella’nın pulA proteini ile Tip I, III ve IV kollajen arasında benzerlik vardır. PulA proteinine karşı antikorların Tip I kollajen ile çapraz reaksiyon verme olasılığı, aksiyel iskelette fibröz doku birikmesi ve entezis yerlerindeki inflamasyondan sorumlu olabilir. Kas dokusunda Tip III kollajen, bazal membran, bazal lamina, retina ve korneada Tip IV kollajen bulunur. Ankilozan spondilitli olgularda akut anterior üveit gelişimini bu antikollajen antikorlar tetikliyor olabilir. Barsakta Klebsiella’ya karşı gelişen antikorlar Batson venöz pleksusu yoluyla lomber omurgaya taşınır. Aksiyel tutulumlu hastalarda Klebsiella’ya karşı artmış immünglobulin A yanıtına eşlik eden barsak inflamasyonu söz konusu olmakla birlikte, periferal eklem tutulumlu olgularda bu özelliğin varlığı tartışmalıdır. Barsak ile eklem arasındaki ilişki, mukozal lökositlerin mukozal venüllerle birlikte sinoviyal dokudaki endotelyal venüllere de bağlanabilmesi, ancak periferal lenf nodlarının venüllerine bağlanmamasıyla açıklanmıştır. Mezenterik ve pelvik lenf nodları, barsak mukozasının ilişki içinde olduğu en yakın lenf nodlarıdır ve anatomik olarak lomber omurga ve sakroiliak eklemlere yakındır. Dolayısıyla ankilozan spondilitte başlıca patolojinin geliştiği bu bölgelerde antiKlebsiella antikor konsantrasyonunun yüksek düzeyde olması beklenir.

IL-23/IL-17 yolu, ankilozan spondilitin patofizyolojisinde önemli bir rolü üstlenir. IL-23, IL-12 ailesine ait bir sitokindir. Th17 hücreleri üzerinde IL-23R sunumunu artıran IL-6 ve TGF-β’nın etkisi altında, CD4+ T-hücrelerinin IL-17 üreten Th17 hücrelerine dönüşümünü başlatır ve enfeksiyonlara karşı Th17 yanıtını uyarır. Th17/23 yolağı genlerindeki multipl polimorfizmler, ankilozan spondilit, psöriyazis ve inflamatuar barsak hastalığının ortak bir özelliğidir ve patogenezdeki ortak role işaret eder. HLA sınıf I antijen sunumu öncesi peptit parçalanmasında rolü olan bir endoplazmik retikülum aminopeptitazını kodlayan ERAP1’in polimorfizmi, sadece HLA-B27 (+) bireylerde olmak üzere ankilozan spondilit gelişimini indükleyen bir genetik polimorfizmdir.

Sonuç olarak; ankilozan spondilit ile HLA-B27 arasındaki ilişkinin ortaya çıktığı 1973 yılından beri, hastalığın etiyopatogenezine ilişkin çok sayıda genetik ve genetik olmayan belirteç tanımlanmıştır. Bu belirteçlerin hangi mekanizma ile etkili oldukları konusunda araştırmalar sürmekle birlikte belki de en kesin bilgilerden biri, ankilozan spondilitin gelişiminde genetik etkilenmenin büyük rolü olduğudur. Hastalığın etiyolojisinin daha fazla aydınlatılmasıyla tedavi alanında yeni adımlar atılması mümkün olacaktır.


Anahtar Kelimeler:

Spondilit, Ankilozan, Genetik, Etiyoloji