Kemiğin yeniden yapılanma (remodeling) sürecinde görülen dengesizlik, osteoporoz gibi metabolik kemik hastalıkları ile ilişkilendirilmektedir. Osteoporoz, kemik mineral miktarında azalma, kemik dokusunun mikro yapısında bozulma ve sonuçta kemik dayanıklılığındaki yetersizliğe bağlı kırıklar ile karakterize metabolik bir hastalıktır. Dokunun yeniden yapılanması, normal kemik yapısının devamı ve iskelet yapının büyümesi, kemik yapım ve yıkımının zamansal ve mekansal birlikteliği ile karakterizedir. Farklı biyokimyasal kemik döngüsü belirteçleri kemik yapım ve yıkım belirteçleri olarak, kemik hücreleri hakkında bilgi verir. Kemik döngüsü belirteçlerinden, kemik yapım belirteci olarak alkalen fosfataz (enzim aktivitesi özelliği taşır); yıkım belirteci olarak da kollajen tip I telopeptitler, dolaşıma salgılanan hücreler veya kemik matriks bileşenlerinden söz edilebilir. Pek çok belirteç için farklı analizler, otoanalizörlere uyarlanarak klinik laboratuvarlarda hızlı ve düşük maliyetli hâle getirilmiş olsa da şu anda mevcut olan kemik belirteçlerinin hiçbiri klinik faydaları açısından diğerlerine göre avantajlı değildir. Joint Working Group of International Foundation of Osteoporosis (IOF) ve International Federation of Clinical Chemistry on Standardization of Bone Turnover Markers gruplarının son raporunda; bir kemik yapım belirteci (serum PINP) ve bir kemik yıkım belirteci (serum CTX), kırık riskinin tahmin edilmesi ve erişkinlerde osteoporoz tedavisinin izlenmesi için standart analiz ölçüm yöntemi olarak önerilmektedir. Ayrıca kemik döngüsü belirteçlerinin kullanımındaki kısıtlılıkları değerlendirmek üzere IOF ve National Bone Health Allianceda harmonizasyon konusunda çalışmalara devam etmektedir. Bununla birlikte, tüm bu geleneksel kemik döngüsü belirteçleri, kırık riskinin öngörülmesinde ve tedavinin takibinde başlangıç değerleri ile karşılaştırılarak tedavinin birinci ve üçüncü ayı arasında kullanılmıştır. Günümüzde geleneksel kemik döngüsü belirteci anlayışımızı temel alan yeni yaklaşımlar geliştirilmektedir. Bu yeni belirteçler periostin, katepsin-K, sklerostin, dickkopf-1, RANKL, FGF-23/klotho/osteokalsin, sfingozin-1-fosfat ve mikroRNA olarak bildirilmektedir. Ancak, bu biyokimyasal belirteçlerin de klinik kullanımı tam olarak belirlenmemiştir, kırık riski ile ilişkilerinde de hâlâ soru işaretleri vardır. Ayrıca tedavi izleme araçları olarak kullanımlarının da araştırılması gerekmektedir. Tüm bu yeni belirteçler bize osteosit aktiviteleri hakkında bilgi verebilir. Bu belirteçler, kemik ve diğer organlar arasındaki metabolik ve patolojik bağlantıları araştırmak ve sistemik hastalıkları izlemek için yardımcı olabilecek kemik bölümlerini ayırt edebildikleri için önemlidirler.
Kemik Döngüsü Belirteçleri, Osteoporoz, Osteosit, Preanalitik Değişkenler